Troyalı kadınlar oyununu eleştirmeye geçmeden önce kısa bir hikaye anlatmak istiyorum.
Tiyatroda ilk kez prova nasıldır diye merak içinde geldi. Studyo dedikleri ilginç bir alan ve farklı bir atmosferdi. Etrafına bakındı, duvarlarda aynalar ve yumurta kutusundan duvarlara mukavvalar yapıştırılmıştı…Bir aktiris tek başına balet gibi çoraplarını giymiş ve ayakkabılarını bağlarken onu gördü ve ilk diyalog güzel aktirisden geldi. Aktris baktı, baktı aktör’ün pozitif enerjisini ve sempatisini hemen anladı. Oyuncu adayı studyoya değilde yeni bir dünyaya gelmiş gibi büyülü gözlerle bakıyordu. Biri ona seslendi o sese doğru baktı orada birinin olduğunu fark edecek kadar dalgındı geç de olsa fark etti.
AKTRİS – Hoş geldin.
AKTÖR- -Hoş bulduk, prova için geldim de.
AKTRİS- – Anladım şu yeni arkadaş sen misin ? Sende şurada kulis odasında giyin ve gel bekliyorum.
Aktör spor kıyafetlerini eğreti bir sırt çantasına doldurmuş belli ki çantayı da ilk defa kullanıyordu. Utangaç bir havası vardı fakat içinde sanatla bu kadar yakınlaşmış olmanın fırtınası esiyordu
AKTRİS—Hocamız geç geleceğini söyledi. dedi.Biz çalışmaya başlayalım…Tut şimdi elimden
AKTÖR –Hangisini, ha ! şu mu ?
PARNER—Dans provası bu, çok çekingensin yaa
AKTÖR—Şeyy..İlk defa provaya geldiğim için biraz heyecan var.
AKTRİS—Sanatta ayıp yoktur tüm vücudunu adapte et dansa, eğil bükül. Aktris odaklanmayı ortadan bölen bir kahkaha atarak ya kasma kendini dans ediyoruz işte bildiğin dans dedi.
AKTÖR—Şey şöyle mi hangisi, ayaklarımın ahengi nasıl ?
(Dans müziğiyle aktiris mutluydu elinde)
AKTRİS–Evet evet işte böyle yavaş yavaş ! Aktör dans etmeyi öğrenmeye başladı.
(Acemi bir dansçıya dans öğretmenin keyfini çıkarıyordu dansın ahengine kendini iyice kaptırmıştı)
Yönetmen Ayla Algan Tiyatro Araştırma Laboratuarına (TAL) gelir ‘bu gün konumuz yalnızlık evet, yalnızlığı oynayacaksınız’’ der. Diğer oyuncularında gelmesiyle aktör farkında olmadan kenarda kalır, bu ürkek tavır bilgiye olan saygı gösterisidir. Herkes sırasıyla yalnızlığı oynar ve daha sonra ilk oyun olarak ‘Sabaha Az Kala’ müzikalinde rol alır. Ve onca sayıda öğrendiği dans hareketlerini dah da geliştirir ve oyunlarda oyunculuğun yanısıra dansçı olarak bile yer alır böylece güzel eserler sergiledi.
Aktör daha sonra İstiklal caddesinde yürürken daha başka gözle bakmaya başladı. Aslında işin daha başındaydı ve oyunculukta çok amatördü. Profesyonel olacağı günleri hep bilgilenerek çalışarak geçiriyordu. O cadde ona tümüyle sanat eseri gibi gelmeye başladı. Sanat güncel polemiklerin ötesinde olmalıdır, asla siyasi düşüncesiyle irdelenmemelidir. Sembolik manalarının yanı sıra, güzelleştirme ve tarihe ışık tutma özelliğine sahiptirler.
İstiklal caddesi güzeldir? Çünkü her yerinde mistik semboller, tarihi binalar, galeriler, kitapçılar, heykeller, hayranlık uyandıran şaheserler vardır. Birileri, özenmiş emek vermiş yapmış, insanlarında bunları sahiplenmesi güzel.
Aktör şöyle düşündü : Bunlar olmasa o caddenin sanatsal bir ayrıcalığı olmazdı.Bir bireyi sıradan bir bireyden ayıran fark da sanattır sanat sıra dışıdır.
TROYA KADINLAR ÇALIŞMASI
Tiyatro Araştırma Laboratuarı Troyalı Kadınlar adlı oyunuyla seyirciyle buluşmasına saatler kalmıştı. Yıllar sonra Beyoğlu İstiklal caddesinde oyunun afişini gördüm. Maya sahnesinde saat 19: 00 yazıyordu hemen biletimi aldım.
O meşhur cadde simitçi gazozcu, piyangocu sesleri arasında birde zilleri çalarak giden tek tramvay onun ardında koşturan gençler ve pasajlar kalabalık insanlar vs vs. Maya sahnesine bir iş hanı içinden asansörle çıkılıyordu, tiyatro sanırım 3. kat olması gerekiyor derken yanlış yere çıktım sonra buldum tiyatroyu. 90 kişilik bir salonu fuayesi 50 kişilik güzel bir oda tiyatrosu görüntüsündeydi. Dışarı da bir yağmur başladı küçük balkona çıktım. Bir anda şemsiye karnavalına dönmüş cadde rengarenk insanlarla taksim ve tünel yönüne bir nehir gibi akıyordu.
Oyun, 1988 yılından beri farklı boyutlarda çalışmaları sürdürülen Troya araştırmalarının yeni bir çalışması olarak seyirci karşısına çıkıyor. Çağdaş sahneleme öğeleriyle kurgulanan oyun, Azra Erhatʼ ın bakış açısıyla örtüşen bir şekilde Troya’nın Anadolu kültürünün bir parçası olduğunu anlatacak şekilde sahneleniyor.
Herkes aynı mimik ses ve kostüm içindeydi. Bu tür oyunlar aslında seyirci açısından güleceği eğleneceği bir oyun olmadığı için Sartre oyunu olması nedeniyle oyuncuların bilinçli ham bir oyunculuk sergilemeleri bizi sıkıyordu. Ayla Algan bilindik oyunculuğun dışında bir uygulama ile ilginç duygusal geçişler, zarif mimikler yükleyerek başarılı bir oyunculukla sahnedeydi…Ben oyunu sadece eğlence yada dram gibi seyretmem oyunculukları da değerlendiriyorum. Mutfağın arkası dediğimiz tasarım aşamasında konuyu çok iyi anlamış oyuncular var. Kentin bulunduğu ve adını verdiği, bugün yaklaşık olarak Çanakkale İli’nin Asya kıtasında temsil eden tarihsel bölge Troas (ya da Troad) olarak adlandırılır. Oyunda binlerce yıl Troya geçilemedi ülküsünden imgelerde vardı. ‘’Çanakkale Geçilmez’’ sözünü Tarihe biz Türkler kazıdık. Şimdi Asya ve Avrupa arasındaki bu önemli yer Tiyatro sinemalara konu olurken gerçek dünyada artık Asyanın başlangıcı bu kara parçası görüyoruz ki çok önemli bir yerdir.
Troyalı Kadınlar kısa özeti ; Yakınma şarkıları, acınma konuşmaları, savaş suçu sorunu ve savaşların çıkış nedenleri konusundaki görüşlerden ibarettir. Savaş kaybedilmiş, tüm erkekler idam edilmiş ve tüm kadınlar çocuklarıyla birlikte köle olacaktır. Oyunun ağırlık merkezini, kaderleri belirlenmiş olan kadınların tepkileri belirleyecektir. Oyunda kadın oyuncuların sayısı fazla ve kadınların bu evrendeki varoluş enerjilerini ve dertlerini anlamanız açısından seyretmelisiniz.
Antik Yunan mitlerini bu günün seyircisi çok fazla bilmiyor. Bu nedeniyle çokça mitsel öge kullanan Sartre gibi Ayla Algan da bana göre mitsel anlatılarını sahnede korumaya çalışır. Troya’nın Anadolu kültürünün bir parçası oluşunu anlatması nedeniyle sahnede bir Anadolu Epiği oluşturmaya çalışır. Bu oyunu ısrarla tavsiye ediyorum Ayla algan, Sevi Algan ve Erol Babaoğlu üçlüsünü bir arada izlemek çok keyifliydi. Oyundan sonra İstiklalade çok güzel kahve yapan kafelerde oturup bir keyif kahvesi içme hakkınızda var. Oyunda 2. Erkek oyuncu Kadir’in ve tüm oyuncu kızların performansı çok iyiydi. Kostüm, makyaj, ışık tam troya devrine uygun yalnız sanki biraz efekt az kullanılmış gibi geldi. Hareket düzeni Sevi Algan’a ait ancak biraz daha heyecan katabilirdi beklide oyunun soyut dünyası bunu gerektiyor. Gidin seyredin oyunun daha çok anlatılacak eleştirilecek yönü çok hepsini anlatabilmek bir defa da mümkün değil.
Oyuncular:
Yazan: P.Sartre, Yöneten: Ayla Algan, Koreograf: Sevi Algan, Oyuncular: Ayla Algan, Perihan Kurtoğlu, Sevi Algan, Erol Babaoğlu, Kadir Kandemir, Boglarka Csösz, Özgül Sağdıç, Damla Ekin Tokel, Elif Yıldız, Özge Korkmaz, A.Esra Salebçi, Tuba Akten
ESKİ TROYA ÇALIŞMLARI :
1- “Troya’yı Dinliyorum”
Yaz Kampı çalışması Çetin İpekkaya – Haluk Ataseven
Haluk Ş. Ataseven’ in tasarladığı kolaj, Çetin İpekkaya’ nın rejisi, ‘Music in Context’ (Almanya) grubunun katılımı ve Türk, Alman oyuncuların iki dilde yorumlamasıyla Antik Troya Kenti’nde sergilenmişti. TAL’ in evrensel dil arayışlarına yönelik bir gösteri olmuştur.
Gerçekleşen gösterimler; Antik Troya, Bozcaada, İda Dağı, Çanakkale Kalesi-1990.
Kültürlerarası Troya Şenliği’nin temeli bu projeyle atılmıştır. 1-15 Ağustos tarihleri arasında; Troas Agorası, Çanakkale Çimenlik Kalesi, Bozcaada Kalesi ve Antik Troy Kenti’nde bu şenlik kapsamında müzik dinletileri, tiyatro gösterimleri gerçekleştirilmiştir. Yöre halkının şenliğine olan ilgisi dikkate değerdi.
2- Troya I (Troya İçinde ) B. AIgan -1991
Gelişme Sürecinde Çalışma – Beklan Algan, Ayla Algan, Erol Keskin
İtalya, İran, Almanya, İsviçre, Yunanistan ve Türkiye’den tiyatro sanatçılarının katıldığı 21 günlük bir seminere katılan sanatçıların katıldığı 21 günlük bir seminerdir. Seminere katılan sanatçılar ‘Troya’ temasına kendi dünya ve sanat görüşlerine uygun yorumlarını getirirlerken, Kültürlerarası Ortak Tiyatro Dili’nin verilerini araştırmışlardı.
Troyalı Kadınlar, Antik Greek tragedyasıdır.
Hamdi Gültekin